Dondurulmuş midye, yüksek besin değeri ve mineral içeriği bakımından oldukça zengin bir deniz ürünüdür. Üç tarafı denizlerle çevrili ve zengin iç sulara sahip ülkemizde, su ürünleri tüketimi diğer et ve tavuk ürünlerine oranla oldukça düşüktür. Ülkemizde kişi başına düşen su ürünleri tüketimi, Avrupa ve dünya ortalamalarının oldukça altındadır. Oysa su ürünleri, dengeli beslenme için son derece önemli ve gereklidir. Yüksek protein içeriği ve insan beslenmesi için gerekli amino asitleri dengeli bir şekilde barındırması, bu ürünlerin en belirgin özelliklerindendir. Ayrıca kolay sindirilebilir olmaları, her yaş grubundaki bireyler tarafından rahatlıkla tüketilebilmelerini sağlar. Son yıllarda doymamış yağ asitleri ile beslenmenin daha sağlıklı olduğu bilinçlenmiş ve doymuş yağ asitlerinden kaçınma eğilimi artmıştır. Su ürünleri, doymamış yağ asitlerini yüksek oranda içermeleri ve özellikle Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri bakımından zengin olmaları nedeniyle beslenmemizde önemli bir yer tutar. Bunun yanı sıra, özellikle çocuk gelişimi için gerekli olan mineral ve vitaminleri de içerirler. Midyelerin Besin Değerleri
Midyelerde protein ve yağ oranları, yumurtlama dönemlerinde yüksek olmakla birlikte, bu dönem sonrasında düşer. Özellikle sonbahar, kış ve ilkbahar başlarında midyelerin en lezzetli olduğu zamanlardır. Midyelerin İçerdiği Başlıca Mineraller
Midyelerin İçerdiği Başlıca Yağ Asitleri
Midye eti, doymuş yağ asitleri bakımından düşük, Omega-3 yağ asitleri bakımından ise zengindir. Bilindiği üzere, Omega-3 yağ asitleri birçok hastalığa iyi gelmektedir ve özellikle çocuk gelişiminde büyük bir rol oynamaktadır. Midyeler, iç tüketimde olduğu kadar yurtdışına da ihraç edilen bir deniz ürünüdür. Midyeler genellikle tuzlanmış, konserve edilmiş olarak hazırlanabileceği gibi, ülkemizde çoğunlukla midye tava ve midye salata olarak da sunulmaktadır. Midyelerin yararlı yönlerinin yanı sıra, taze tüketilmediğinde sağlık açısından zararlı olabilecek durumlara da yol açabilirler. Midyeler, genellikle taze tüketilmesi gereken besinlerdir. Uzun süre beklemiş midyeler tazeliğini yitirebilir ve bozulabilir. Taze avlanmış olsalar dahi, kirli kaplarda taşınmış olmaları, kirli yüzeylere temas etmeleri, sağlığa uygun olmayan aletlerle ayıklanmaları ve ayıklayan kişinin ellerinin temiz olmaması gibi sebeplerle mikrobiyolojik olarak kirlenebilirler. Ayrıca, midyelerin yaşadıkları ortama göre virüsler, ağır metaller ve biotoksinler içerebilirler. Dondurulmuş ve sterilize edilmiş midyeler, güvenli tüketim için bir alternatif oluşturur. Dondurulmuş olarak da ihraç edilen midyeler, tazelik ve besin değeri açısından yüksek bir kalite sunar. En sağlıklı tüketim şekli, taze ve temiz bir ortamdan alınmış midyelerin tüketilmesidir. |
Su ürünleri tüketiminin ülkemizde neden bu kadar düşük olduğunu düşündünüz mü? Oysaki dondurulmuş midyelerin yüksek besin değeri ve mineral içeriği, dengeli beslenme için oldukça önemli. Midyelerin içerdiği Omega-3 yağ asitleri, çocuk gelişimi için de kritik bir rol oynuyor. Taze tüketim konusundaki uyarılar da dikkate değer; uzun süre beklemiş midyelerin sağlık açısından risk oluşturabileceği belirtiliyor. Sizce, bu değerli deniz ürünlerinin daha fazla tüketilmesi için neler yapılabilir?
Cevap yazSu Ürünleri Tüketimindeki Düşüklüğün Nedenleri
Bakiye, su ürünleri tüketiminin ülkemizde düşük olmasının birkaç sebebi var. Öncelikle, insanların geleneksel beslenme alışkanlıkları ve kültürel faktörler bu durumu etkiliyor. Deniz ürünleri, özellikle midye gibi bazı türler, bazı bölgelerde yeterince popüler değil. Ayrıca, taze ürün bulmanın zorluğu ve uygun fiyatlı alternatiflerin daha kolay ulaşılabilir olması da tüketimi azaltıyor.
Sağlık Bilinçlendirmesi
Midyelerin sağlığa faydaları hakkında daha fazla bilgi vererek ve bu ürünlerin düzenli tüketiminin önemini vurgulayarak, halkın bilinçlenmesini sağlamak gerekiyor. Omega-3 yağ asitlerinin faydaları ve dengeli beslenmedeki yeri, özellikle çocuk gelişimi açısından daha fazla anlatılmalı.
Pazarlama ve Eğitim Çalışmaları
Bunun yanı sıra, midyelerin ve diğer deniz ürünlerinin hazırlanma yöntemleriyle ilgili eğitim programları düzenlenebilir. İnsanlar, bu ürünlerin nasıl pişirileceğini ve nasıl lezzetli hale getirileceğini öğrenirse, tüketim oranları artabilir. Ayrıca, restoranlarda ve marketlerde su ürünlerine yönelik kampanyalar düzenlenerek, bu ürünlerin daha çok tercih edilmesi sağlanabilir.
Yerli Üretim ve Güvenlik
Son olarak, yerli üretimi teşvik ederek ve tüketicilere güvenilir kaynaklardan temin ettikleri konusunda bilgi vererek, taze ve sağlıklı ürünler sunulması sağlanabilir. Uzun süre beklemiş deniz ürünlerinin riskleri hakkında bilgilendirme yapılması da önemlidir. Tüm bu adımlar, su ürünleri tüketimini artırabilir ve halk sağlığına katkıda bulunabilir.